http://yeditepeist.blogspot.com
Biliyorum şimdi köşeyi dönüp sabahı zor etmiş hâlde Yusuf’un karşıma çıkma ihtimali yok. Yada Ferhan’ın hikayelerinde soru sorma şansım da yok, biliyorum. Hadi hiç olmadı Havva Ana ile karşılıklı birer bira götürme umudum da suya düştü düşecek. Bir de en önemlisi: gelmiş geçmiş en büyük aşkın haylaz çocuğu Ömer’i de gören olmadı son zamanlarda; başına bir iş mi geldi, diye çıkıp arama imkanım yok, kabul ediyorum.
Düşünüyorum, “Nedendir hayatın yatak altına kaldırdığı hayatlara bu kadar sarılıyorum” diye. Cevabı bulamayan bir adam olarak aslında çok da şaşırmıyorum bu duruma. İnat da etmiyorum. Çünkü biliyorum, bu insanlar bu şehrin bir yerlerinde nefes alıyorlar. Aşık oluyorlar, ağlıyorlar, gülüyorlar, kavga edip, iş arıyorlar…
Biliyorum, Duru’nun güzelliği ona dokunmadığın zaman parlar. Geceye ay doğar, mahalleye Olcay. Ve sonra Ali vardır, kendini bulur siyasi tarih hayatı içinden.
Düşünüyorum, “Ben de bu hayatların parçası olsam” diye. Biçilmiş rollerimiz ve aşklarımız ne kadar da farklıydı oysa. Örneğin mutlaka zengin olmalıydık. Güzel bir aile kurup güzel bir işte çalışmalıydık. Güzel kadınlar sevmeliydik, güzel hayatlar, güzel yerler. Sonra “boşver” diyorum, “Zaten sen hep tahta evleri sevdin cam binalar dururken…”
Ama biliyorum: onlar bir yerlerde mahallenin romanını, Sazanların Tarihi’ni yazıyorlar…
* Yeditepe İstanbul tekrar bölümleri ile hafta içi her gün 17.50’de TRT1’de.
Perşembe, Nisan 13, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
kacıncı tekrarı verselerde yinede izlemeye doyamayacagız degil mi?muhabbetin en koyu yerinde araya sokacagız bir iki repliği..kac yıl oldu "yeditepe İstanbul" cocukları olalı?
"bu mahallenin kaderi ne zaman değişti biliyor musun?mahallenin basında vinçte sallanan piyano ile.."
Duru : Ömer, ne yapıyorsun öyle?
Ömer : Olgunlaşıyorum Duru. Ama madem sen ordan bakıyorsun, çiçek açayım daha iyi...
Ömer den Duru'ya;
Sana anlamlı bir cümle kurmak istiyorum.Daha sonra bu cümleyi aanlamak için sana vermek istiyorum....
Ömer'den Duru'ya:
Ben seni iskambil destesinde bulmadım ki kaybedince şansıma küseyim...
hüznümün üzerine agirlik koymam lazım dimi ama yani vakitsiz gözyaşı olmasın diye muhtelif duygularımıza kas yapıyoruz
ben şahin görünümlü serce gibiyim yani pejo motorlu vosvos gibi.icim disima uymuyor ama heryere ayni anda gidiyoruz hatta seni bile ayni anda seviyoruz kapanması gereken defterler kapanır duru seni şuraya işlemenin tafrası yeter bana
duru:
peki bugün olsa yine göğsüne ismimi kazırmıydın??
ömer:
sorunun güzelliğine bak
herhalde yapmazdım duru
neden bilmiyorum ama yapmazdım
sevgimizi göstermeyi bilmiyoruz biz.bu yüzdende yaralayıp duruyoruz kendimizi...
Yusuf :
-Ne mi yapacağım...
-Bütün gücümle aşık olacağım...
Yorum Gönder