Pazartesi, Aralık 25, 2006

Hazırlık

Tuttuğun tüm ellerde
Ellerimi aradın yıllarca
Benim için yaşadın onca zaman
Biliyorum, dudaklarımı öptün hep
Zira önceki tüm öpüşlerin
Hazırlığındı benim için…

Gittiğim her yolda
Sana varacağım adımdan eksilttim
Senin için yaşadım onca zaman
Ve hep emanet baktım sevmelere
Zira önceki tüm sevişlerim
Hazırlığımdı senin için…

Acemilik kaldırmıyor
Bir yerden sonra
Aşk...

Pazartesi, Aralık 18, 2006

Aşk Coğrafyası










Senin şehrinde kar yağmaz böylesi
Sen hep güneşli havalar yaşarsın
Kalbinin bilinmeyen kuytularında
Elimin soğukluğu bile içini burkar
Dudaklarındaki sıcak ise eskimiştir
Paylaşılmamaktan…

Sende paylaşmalık sıcaklıklar
Bende beyaz gözyaşları
Kalbimizin üst üste geldiği
Bir şehir arıyoruz kendimize
Tek kişilik evler yapıyoruz
İskambil kağıtlarından
Bir rüzgarınla yıkılıyor
Sanki hiç var olmamışçasına…

Bir soğuğu paylaşmak böylesi zor
Bir sıcakta tek olmak böylesi imkansız
İklimler bile ayıramıyor bizi bilesin…

Zaten,
Hangi coğrafya kitabında yazar ki
Aşkın ekvatora uzaklığı ?..

Pazartesi, Aralık 11, 2006

Aşktan Kalan

Hadi geç otur karşıma. Şimdi üstümüzde ne varsa çıkaracağız. Bizi biz olmaktan alıkoyan her şeyi bir kenara koyacağız.
Önce ben şu şair melankolimi fırlatacağım koltuğun üstüne, sonra sen bana dair ön yargılarını soyacaksın sebepsiz bir utanç içinde. Ellerim düşüncelerinde gezerken dişlerimle sökeceğim kendine söylediğin yalanları. Tam bu sırada sen de pişmanlıklarımı çekip al nefes nefese.
Hadi geç otur karşıma. Zor bir deneyim olacak bu. İstersen kahve yapayım sana. Yarısına kadar doldurayım bardağı.
Hadi bak oluyor işte. Yavaş yavaş çıplak bırakıyor bizi sonradan gelerek bizliğimizden taşırmış yapmacık yanlar. Şimdi kelimelerini duymak istiyorum üşüyen yerlerimde. Şimdi sadece sen olarak, bütün görünmez giysilerinden yoksun, bir şarkı söyle bana. İçinde dağlar, denizler, çocuklar olsun. Bak ben de nasıl gösterişsiz cümleler fısıldıyorum sana. Bak nasıl sevişiyoruz en yalın hâlimizle…
Şimdi inlemeleri duyuluyor kıymetini bilemediğimiz yaşanmışlıkların. Sana dokunan sözlerim yanıyor. Hissediyorum, göz yaşlarımız damlıyor içinde. Başka şehirlere taşınan sevdalarım ilerliyor kalbine.
Hadi şimdi teslim ol sevdamıza. Bak nasılsa çıplağız, her şey orada duruyor gözünün önünde. Bak her şey ev gibi dağınık. Bütün varlıkların, boyutunu ona göre ayarladığı andayız. Zamanın dokunamadığımız ve asla geri alamayacağımız yerleri titriyor, damarları çekiliyor hislerimizin, aklımız kör bu anda.
Ve her şey olup bittikten, bir sevdayı en çıplak hâliyle itiraf edebildikten sonra, hadi yine giyelim bizi biz olmaktan alıkoyan her şeyi. Ben çıkayım odadan, utanmayasın giyinirken.
Hadi şimdi olmamış sayalım her şeyi. Nasılsa giydin yine giysilerini. Zamanı yeniden başlatıyorum izninle. Zor bir deneyimdi, kabul ediyorum. İstersen kahve yapayım sana. Yarıya kadar doldurayım bardağı, eğer istersen.
Dostum, seni seviyorum…

Pazartesi, Aralık 04, 2006

Beyitler (2)

3
Bilmesem ki gözlerinde erir zaman
Dilemezdim ondan en küçük bir aman…

4
Aşkın miracı denen güne eş
Dünyaya geldiğin gün doğdu güneş…

5
Seni dağılmış bir tespih sandıktı
Anladık ki ruhun, açılmamış bir sandıktı…


Beyitler (1) için : http://sevdasozleri.blogspot.com/2006/05/beyitler-1.html