Hadi geç otur karşıma. Şimdi üstümüzde ne varsa çıkaracağız. Bizi biz olmaktan alıkoyan her şeyi bir kenara koyacağız.
Önce ben şu şair melankolimi fırlatacağım koltuğun üstüne, sonra sen bana dair ön yargılarını soyacaksın sebepsiz bir utanç içinde. Ellerim düşüncelerinde gezerken dişlerimle sökeceğim kendine söylediğin yalanları. Tam bu sırada sen de pişmanlıklarımı çekip al nefes nefese.
Hadi geç otur karşıma. Zor bir deneyim olacak bu. İstersen kahve yapayım sana. Yarısına kadar doldurayım bardağı.
Hadi bak oluyor işte. Yavaş yavaş çıplak bırakıyor bizi sonradan gelerek bizliğimizden taşırmış yapmacık yanlar. Şimdi kelimelerini duymak istiyorum üşüyen yerlerimde. Şimdi sadece sen olarak, bütün görünmez giysilerinden yoksun, bir şarkı söyle bana. İçinde dağlar, denizler, çocuklar olsun. Bak ben de nasıl gösterişsiz cümleler fısıldıyorum sana. Bak nasıl sevişiyoruz en yalın hâlimizle…
Şimdi inlemeleri duyuluyor kıymetini bilemediğimiz yaşanmışlıkların. Sana dokunan sözlerim yanıyor. Hissediyorum, göz yaşlarımız damlıyor içinde. Başka şehirlere taşınan sevdalarım ilerliyor kalbine.
Hadi şimdi teslim ol sevdamıza. Bak nasılsa çıplağız, her şey orada duruyor gözünün önünde. Bak her şey ev gibi dağınık. Bütün varlıkların, boyutunu ona göre ayarladığı andayız. Zamanın dokunamadığımız ve asla geri alamayacağımız yerleri titriyor, damarları çekiliyor hislerimizin, aklımız kör bu anda.
Ve her şey olup bittikten, bir sevdayı en çıplak hâliyle itiraf edebildikten sonra, hadi yine giyelim bizi biz olmaktan alıkoyan her şeyi. Ben çıkayım odadan, utanmayasın giyinirken.
Hadi şimdi olmamış sayalım her şeyi. Nasılsa giydin yine giysilerini. Zamanı yeniden başlatıyorum izninle. Zor bir deneyimdi, kabul ediyorum. İstersen kahve yapayım sana. Yarıya kadar doldurayım bardağı, eğer istersen.
Dostum, seni seviyorum…
Pazartesi, Aralık 11, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
18 yorum:
Tüm çıplaklığıyla konuşmak herşeyi...Belki de olması gereken bu ama kaçımız yapabiliyoruz bunu.
Yaşananları olmamış saymak zordur ne kadar istesekte.Bazen en ufak bir hareket bile çağrıştırır yaşadıklarımızı ;)
Yüreğine sağlık...=)
Çok güzeldi gerçekten, çok da anlamlı..Yürekten yazıldığı belli...
çırılçıplaşk!
nedense aklıma "Next Door" filmindeki kanlı, çıplak sevişme sahnesi geldi.
çok başarılı buldum, ellerine sağlık...
Davete hazırlanır gibi hesaplaşmalara yanaşmak?temkinli duruşlar,hafızalarda hesaplanmış cümleler kumpas edilmiş sözler öff ne gereksiz bir söz düellosudur.
...
Ama sevişmek güzel...
Bu yazının ad neden "Aşktan Kalan" peki?
Bu yazı, bakışların bile karşıdakini yakabildiği bir aşkın ardından, o çok büyük sevgi yüzünden ayrılmış çiftlerin, dost olarak yanyana kalabilme, bu sayede yakın olabilme çabasının orta yerinde bu uğraşa son vererek ve gerçek kendileri olmalarını engelleyen her şeyden arınarak ve zamanı da durdurarak yaşanması muhtemel bir bedensel sevişmenin, sadece imgesel ve sembolik olgularla anlatımıdır.
Yani böyle bir şey yaşanamaz, yaşansa da zamana verilmiş bir moladır ve sadece zihinlerde yaşanır.
Yani ortak zihinlerin ortak boyutunda paylaşmaya gönüllü ama yanaşmaya uzak ve korkak hayaller...
ben "dostum" a takıldım hala bakıoummm..yorumum nerde diosun ya bana suan!!
ben bişi düşünüyorum..
kahve yapmanı istesem senden,yarıya kadar doldusan bardağı.Gerçekten yapar mıydın eğer istesem,yapar mıydın? biten bi aşkın falına bakar mıydın eğer isteseydim?
kimse gerşekten çıplak kalmaz özgürcüm. çıplak adam bile orasını burasını kapatmaya çalişir :))
çok güzel olmuş cnm :)
yarıya kadar doldurulan her bardağa;
nefesin derin iç çekişlerle bölündüğü anlara;
ne kadar kahve yapsak . o kadar sohbet ve geçmiş eklesek..
noktanın üstüne virgül çekilmez;)MiŞ..
mi acaba?
Fiziken bişeyler yaşanmasada,gözlerdeki bakışmalarla,dudaklardan süzülen sözcüklerin anlamlarında çırılçıplak soyunup en ateşli sevişmelerde bulabilir insan kendini.
Hayal mahsülü sevişmelerde aşk devamlılık sağlayabiliyor.Ama reel bir birleşme anında o büyülü feneri nerden estiği bilinmez bir yel önce silkeliyor sonrada söndürüyor arkasından duman bile tütmüyor ağıtlar bile yakılamıyor o ihtirasla birleşen vücüutların hatrına geriye dostluk kalabiliyorsa ne ala ama bardakta yarım kalmış ve üstelik soğumus kahvenin tadı ağızda kekremsi ve ekşi bir tad bırakır.
Noktanın üstüne virgül çekilmezmiş :)
...
noktalı virgül atmayı düşünmekte akıllıca bir adım olabilir.
Yahut aynı anlama gelen yeni bir cümleye başlamak, aynı kelimelerin imla ve noktalamasına dikkat ederek bu sefer ;)
O da olabilir,ancak aynı kişiyle bu mümkün olmayabilir.
hadi yokmu başka?
Olmaz mı hiç? Var elbet, bu gece.
Ben çok mutlu oldum siz böyle sorunca =)
noktanın üstüne virgül çekilmez..aynı kişiyle de eski kurulmuş cümlelerin varsa yeni bir tane daha kurmak gerekmez..
işe yarasaydı askhın meclisinin önünde bi daha eğilirdim..çizgiyi çek! noktanın koy ve yeni bir cümlede var ol:)
titrettiyse öpüşün, ısıttıysa sarışın kim bakar konan noktalara... kıtalar aşılır bazen, hala onun soluğu vuruyorsa yüzüne sen arkadaki arabaları görmek için baktığında dikiz aynana ve buğulara çiziyorsa elin bir şeyler o anda ve hala onun sesi ise ilaç ruhuna kesilen telefon konuşmalarında bile olsa... hadi durduralım zamanı, bir metro gelişini bekleyelim, tüm insanlar giderken evine bir akşam üstü biz orda kalalım. hadi yaksın elin elimi, elim eline dokunsun hadi... hadi kapa gözlerini; yaşamak, bu an için dünya üstü bir yerde düş tadında damaklarımızı kanatsın... hadi bak son güne merhaba diyecegiz, ışıklı köprülerden bir hayat boyu yalnız geçecegiz... ben kahveyi başka ellerden isterken sen paltona sarılıp eski bir şehrin eski bir mahallesinde yol alacaksın. sonra köprü... sonra ışıklar... sonra bir sıcaklık dudağımda... sonra bir pişmanlık... hıçkırık... geçti yıl... geçti yıllar... haydi yarıya kadar doldur bardağı -noktalı virgül- su olsun...
Yorum Gönder